Erşat Salihi: 'Bizi, Sünni-Şii veya Kürt bakan temsil edemez bizi ancak Türkmen bakan temsil eder'

Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, 9 Nisan’da yeni hükümeti kurma görevini Mustafa el-Kazimi’ye vermişti. Anayasaya göre Kazimi’nin 30 gün içinde hükümeti kurması gerekiyor.

05.05.2020, 04:06 Haberler
Erşat Salihi: 'Bizi, Sünni-Şii veya Kürt bakan temsil edemez bizi ancak Türkmen bakan temsil eder'

Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, 9 Nisan’da yeni hükümeti kurma görevini Mustafa el-Kazimi’ye vermişti. Anayasaya göre Kazimi’nin 30 gün içinde hükümeti kurması gerekiyor. Mustafa el-Kazimi, “Hükümet kabinesindeki bakan adaylarının isimleri belirlendi. Kabine listemiz hazır” deyip en kısa zamanda meclisten geçmesi için siyasi gruplarla müzakerelere başladığını açıkladı.






Ülkenin içinde bulunduğu siyasi krizden çıkış için siyasi parti ve gruplardan destek isteyen Kazimi’nin Türkmenlere bakışı nasıl, Türkmenler bir bakanlık alabilecekler mi, Türkmenler ne istiyor, yaşadıkları sorunlar neler?” diye Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Erşat Salihi ile özel bir röportaj gerçekleştirdik.
İşte Irak’ta yaşanan tüm gerçekler ve Türkmenlerin durumu Salihi’nin ağzından YeniBirlik Gazetesi okurları için.

Irak’ta kurulacak olan hükümette Türkmenler olarak yer alacak mısınız? Bununla ilgili görüşmeler nasıl gidiyor?

Irak’taki hükumet dengesinin içinde Şii- Sünni ve Kürt dengesi var. Biz Türkmenler olarak, “Ne Şii’lerin içinden bir bakanlık bizi temsil edebilir, ne de Sünni’lerin içinden biri olursa bizi temsil eder” diyebiliriz. Hayır sadece Türkmen bakan bizi temsil edebilir.
Bizim isteğimiz hükümetin içinde Türkmenleri temsil eden ve Türkmen olan bir bakan olmasıdır. Kürtler nasıl Kürt adıyla bakan oluyorsa biz de Türkmen adıyla bakan olmayı istiyoruz. El-Kazimi’ye bakanlık talebini ilettim. Irak’ta hükümeti kurmakla görevlendirilen Mustafa el-Kazimi ile kabine listesi için müzakere ediyoruz. Konuştuk. Sözünü aldık. Hedefimiz Irak hükümetinde hangi bakanlık olursa olsun Türkmenleri temsil edecek bir Türkmen bakan ile hükümete girmek.

Irak’ta kurulacak yeni hükümetin Türkiye ile ilişkileri, uluslararası toplumda kabulü ayrıca etnik grupların hükümete bakış açısı nasıldır?

Yeni kurulacak hükümetin içinde özellikle bu göreve getirilen Mustafa el-Kazımi Türkiye’yi tanıyan birisidir. Ve iyi ilişkileri de vardır çünkü Irak’ta istihbarat başkanlığı yapan bir kişidir. Bence onunda projesinde komşu ülkelerle iyi bir ilişki olması gibi bir projesi vardır. Artı bu hususta Irak sadece Şii, Sünni, Kürt değil bunun programında bütün milletlerle temsil edilir ama esasi milletler içinde Türkmenler de vardır. Çünkü protokol davetine sadece Şii, Sünni, Kürt katılmadı. Şii, Sünni, Kürt ve ben de Türkmenleri temsil ederek o toplantıya katıldım.

Cumhurbaşkanlığı köşkünde bu bir delalet verdi ki bu defaki hükümette Türkmenler etkin bir şekilde yer alacaktır. Bizim de Türkmenlerin hepsi Irak Türkmen cephesiyle beraber bizimde isteklerimiz olacaktır. İsteklerimiz sadece bakanlık değil, bakan vekilleri bir de başbakan vekilinin Türkmen olması gibi taleplerimiz var. Biz bu taleplerimize devam edeceğiz. Hiçbir zaman bunlardan geri adım atmayacağız Cumhurbaşkanı yardımcılığına talibiz. Bugün olmazsa yarın olur. Benim görüşüm budur.

Ben bu adımları attığım zaman bugün gerçekleşmesi için değil ama gelecekteki nesillerimiz bunun üzerine yürümesi lazımdır bu yüzden bu isteklerimizden kesinlikle geri adım almayacağız. Görüşeceğiz kendisiyle, Türkmen milletvekilleri bizim başkanlarımızla programını daha yakından takip edeceğiz. Hükümet kurma programını, hükümet kurmanın ve özellikle anlaşmazlık dediği bölgelerde nasıl bir çözüm bıraktığını kesinlikle bir gün Kazimi ile görüşüp tartışacağız...

Bu hükümet hassas bir dönemden geçiyor çünkü Irak’ta bir ayaklanma vardır. Bir de bu virüs vardır. Özellikle bu ayaklanmanın içinde sorunlar yaşandığı 400-500’e yakın bir insan öldürüldü bu da büyük bir problemdir. Başbakanlık teklif edilen Kazimi için uluslararası taraflar Irak’ın insan hakları ihlalleri üzerinde cezalandırma yetkileri vardır. Hükümet zor bir dönemden geçmektedir o yüzden bir an önce Irak’ta güçlü bir hükümetin kurulması önemlidir.

'Kerkük'te ciddi bir tehdit var'

Irak’ın da komşu ülkelerinde ateş var. DEAŞ bir taraftan Suriye’de olan sorun bir taraftan. Irak’ın da içinde bir DEAŞ tehdidi var. Ve özellikle de Kerkük üzerinde. Biz merkezi hükümeti o hususta uyardık. Kerkük zengin bir petrol bölgesi şu anda güvenlik ve istikrar orada sağlanmıştır onu kimse bozmasın diye merkezi hükümetin güçlerini artırması şarttır.

Irak’ta her grup kendisine bağlı silahlı gruplarla kendisini korumaktadır. Biz de kendimize ait olan bölgelerimizi silahlı gruplarımızla korumaktayız. Kerkük savunma gücümüz, askerimiz vardır. İmkânımız dâhilinde merkezi hükümetin ordusu polisi ile birlikte biz de Kerkük’ü koruma konusunda görevliyiz.

Habur sınır kapısında ticaret ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Habur kapısından ticaretin şuan için insanların gelişleri biraz zor olmuştur. Zannediyoruz koronavirüsten dolayı ama ticari ilişkiler kesilmemiştir gıda maddeleri özellikle, Türkiye ile önemli bir ticareti vardır. Irak hükümetinin ve tüccarların biz sürekli bu dursa da Kerkük’te de 2010 kişi karantinaya alındı bunlar içinde birkaç kişi vefat etti. Biz bunları da takip ediyoruz. Irak’ta 1 aydır sokağa çıkma yasağı var. Ama halk yine de buna tahammül ediyor. Sabah bir iki saat alışverişine gidiyor ama herkes değil. Burada şartlar ağır. Altyapı olmamasına ilaveten yine de halk mukavemet ediyor yine de biz Türkmen cephesinde bir kriz masası kurduk. Bu kriz masasında iki önemli faktöre yer verdik. Yardım dağıtmak. Geliri düşük ailelere yardım sağlamak için aramızda para topladık.

Yardımları nasıl organize ediyorsunuz?

Tıbbi ve istişare yardımları sosyal medya ve telefon üzerinden komisyonlarımızı arayıp onların tıbbi yardımlarına doktorlarımız, eczacılarımız yardım ediyor. Onların bir kısmının evine de bu yardımları götürüyorlar. Sağ olsun yine bize Türkiye el uzattı.

Türkiye’den herhangi bir isteğiniz var mı?

Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi olsun, diğer yardım kuruluşları olsun TİKA’dan gelen yardımlar var. Türkiye’ye bu hususta teşekkür ederiz. Hiç kimseyi zor durumda bırakmak istemeyiz ama manevi de olsa bu da iyi bir adımdır.
Bu salgın nedeniyle Bağdat’ta 72 kişi hayatını kaybetti. Özellikle güney Irak’ta vakalar daha çoktur. Özelliklede çok sayıda bu hususta bulaşanlar vardır Iraklılar var Türkiye’de kalan iş adamlarımız, öğrencilerimiz var, seyahate gidenlerimiz var bunların bir kısmının bölümünü göndermişiz Irak’a ama bir kısmı daha kalmıştır onları da Irak’a ya da bölgelere getirmek istiyoruz. Bu hususta hem Türk makamlarından hem de Iraklılardan talep etmekteyiz, bir an önce onların gelişlerinin gerçekleşmesi için.

Telafer Türkmenlerinin durumu nasıl?

Telafer Türkmenlerin ne yazık ki şuan dönüşleri gerçekleşmedi. Türkiye’de bizim önemli toplantılarımız oldu Iraklı ve Türk makamları ile nasıl Telaferli Türkmenleri göndeririz diye. Ama koronavirüs nedeniyle ertelendi. Şu anki yüzlercesi güney Irak’ta bir bölümü ise Kerkük’te Yahyava kampında ama alt yapı olmadığı için dönüşleri zor olmaktadır. Bu coğrafya tehlikeli bir coğrafyadır. Telaferlinin yanında Sincar var. Sincar’ın yanında insanımızı boşalttığımızda onun yanında orayı PKK aldı. Bizim de endişemiz o bölgelerle ilgili ve oraya yakın Suriye sınırları içindeki yerleşim bölgeleri ile ilgili.

Kürt ordusu olarak adlandırılan grubun içinde Türkmen askerler var mı?

Kürt peşmergelerinin içerisinde Türkmenler bulunmamaktadırlar. Sadece Kürtleri temsil eden bir ordudur. O yüzden Bağdat’ta bu işe sadece bir taraftan bakmaktadır. O ordu sadece Kürtleri temsil eden ve siyasi partileri temsil eden bir ordudur.

Türkmenlerin Kürtlere bakış açısı nedir?

Kürtlerin Türkmenlerle beraber ortak yaşamayı gerçekleştirmeleri lazımdır. Aksi takdirde herhangi bir bağımsızlık gibi konular kesinlikle bizim de bölgelerimizi etkiler. O zaman kardeşliği etkilemiş olabilir. Bizim tavsiyemiz Kürtlerle beraber Türkmenler bu bölgede Irak’ın içerisinde herkes kendi hakkını alıp kendi otoritesini merkezi hükümette kurmak mecburiyetiyle kimse kimsenin hakkına dokunmaması şartıyla birlikte yaşamaktır. Kürtlerle olan yaklaşımımız bu şekildedir.

Amerika Birleşik Devletleri askerinin bölgeden çekilişine nasıl bakılıyor?

Amerikalıların çekilişi büyük bir tehlikedir. Merkezi hükümetin radar sistemlerinin DEAŞ karşısında etkinliği sınırlıdır. Özellikle de Kerkük’ün kervan üzerinden de çekildiler. Şu Amerikalıların ansızın çekilmesi o da bir tehlikeli konu olabilir hatta askeri sorumlular bile Amerikalıların çekilişi ile bilgili değillerdir biz bunun arkasında farklı bir plan görmekteyiz.

‘Kürt toplumunun terör örgütlerinden uzak tutmaları lazım’

Kürtler, PKK ile ilgili olan tarafları daha çok yeni nesil partilerdir. Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ayrıca. Tabi burada ilişkilerinin çok olması gelecekte Kürt hareketine fazla zarar verecektir. Biz sürekli bunu söylüyoruz Iraklı Kürtlere. Siz terör örgütlerinin yaklaşımını bölgemize getirmeyin, gelecekte bundan hepimiz zarar görürüz. O yüzden KDP imkân dâhilinde PKK’dan biraz uzak durmuş ama tekrar tavsiyemiz Kürt toplumunun terör örgütlerinden uzak tutmalarıdır. Aksi takdirde aşırı fikirlerin o bölgede yayılması gelecekte hem Kürtlerin arasında sorun yaratabilir hem de Türkmenlerin ve Kürtlerin arasında bir sorun olabilir.

Irak hükümetinin etnik guruplara bakışı nasıl?

Genelliklere milletlere karşı eşit bir bakış açısı yoktur. Maalesef Irak 3 ayak üzerine kurduruldu. 2003’te Şiiler, Arap Şiiler, Arap Sünniler ve Kürtler ve Türkmenler bu dengenin uzağında durdular. Aynı şekilde ne Barzani ne de Talabani grupları Türkmenlere aynı gözle bakmıyorlar. Bağdat yönetimiyse farklı bir bakış açısı vardır. Maalesef Irak anayasası vatandaşlık kimlikleri üzerinde durmasına rağmen burada fiilen bir ayrımcılık söz konusudur. Bu da insan hakları kurallarına aykırı olan bir meseledir. Kürt liderleri olsun, Arap liderleri olsun halen zihniyetlerinde sanki Saddam yönetimini yaşıyorlar bir muhalefet şeklinde diğer milletlerden davranışlarını aynısını sürüyorlar. Eşitlik diye bir mesele yoktur Irak’ta maalesef ayrımcılık sert bir şekilde milletin tabanına ve siyasi partilerin içerisine yayılmıştır.

Türkmenlerin ekonomik durumu nasıl?

Türkmenlerin ekonomi durumu zayıf durumdadır. Saddam dönemindeki ambargo, Kuzey Irak Yönetimi’nin Habur kapıları kendilerinin elinde. Biz daha önceden söylemiştik. Telafer’den de bir sınır kapısı açılırsa belki Türkmen bölgeleri de ondan faydalanırlar, ekonomilerini çevirirler. Türkmen ekonomisi tehlike altındadır. Özellikle Türkmen iş adamlarının kaçırılma olayları, 8-9 sene içerisinde fidye karşılığında paralar verildi. Türkmen iş adamları mecburen işlerini terk edip yurt dışına gittiler ya da işlerinden vazgeçti. Ekonomik durumun kalkınması için kesinlikle Türkiye’deki olan odalar birliği olsun, ticari taraflar olsun bunlarda maalesef şuana kadar ciddi bir el uzatılmadı. Hatta Türkiye’den gelen şirketler de, gelen taraflarda maalesef Türkmenlerle o kadar iş yapmamaktadırlar.

Kaynak: Neşe Berber / YeniBirlik Gazetesi



banner79
Yorumlar (0)