Irak Seçim Yasası ve Türkmenler

10 Eylül 2020, 11:16 Yazarlar Dr. Hicran Kazancı
Irak Seçim Yasası ve Türkmenler
Bağdat’ta, bir kaç aydan itibaren Kerkük bağlamından Türkmen, Kürt ve Arap siyasi partilerin temsilcileri tarafından görüşen Kerkük ile ilgili Irak Parlamento seçim yasası parlamentonun onayına sunulmak üzere son aşamasına gelmiştir.

Söz konusu yasada, Havice ile Kerkük iki seçim bölgesi olarak Kürtler tarafından sunulan öneridir. Araplar tarafından sunulan öneri ise, Havice, Dakuk, Dibis ve Kerkük merkezi olmak üzere dört seçim bölgesidir. Türkmenler tarafından sunulan öneri yok, var ise Türkmen milleti bir tarafa dursun, Türkmen siyasi partilerin başkanları bilmemektedir. Yani, Türkmen siyasi parti ve Türkmen milletinden tamamen gizli tutulmaktadır. Neden gizli tutuluyor diye araştırıldığında. Kerkük’ün ekonomik kaynağının bazı siyasi figüranlar tarafından paylaşıldığını Kerküklüler söylüyor. Başka bir değişle, 500 milyar ID (yaklaşık 500 milyon dolar) değerine Kerkük yatırım ihalelerin ve Kerkük’ten illegal yollarla satılan günlük petrolünden elde edile gelirinde bazı siyasi figüranlar tarafından paylaşıldığını ifade ediyorlar Kerküklüler.

Yukarıda bahse konu olan 500 milyon dolarlık ihalelerin nasıl paylaşıldığını, Kerkük’teki güvenli kaynaklardan öğrendik. Buna göre, 13 milyon dolar bazındaki Kerkük yeni valilik binası önü ve civarındaki alt geçit projesi, 4 milyon dolar değerinde Kerkük elektrik santralı ve 8 milyon dolar bazında bir kaç küçük ihaleler Türkmenlere verildiğini. Kürtler ise, 250 milyon dolar değerinde bir kaç ihale verildiği ve Araplara ise 225 milyon değerindeki ihaleler tahsis edilmiştir.

25 milyon dolar için, Türkmen şehri olan Kerkük peşkeş çekilir mi? Takdir Türkmen milletindir.

Bazı Türkmen siyasetçileri tarafından 2018 Irak Parlamento seçiminde uyguladıkları yanlış seçim stratejisi nedeniyle Türkmenler, Kerkük’te Kürt ve Arap lehine alan kayıp etti. Kerkük’te Türkmenler hesabına alan hakimiyeti sağlayan Kürt ve Araplar tarafından sunulan seçim önerilerine bakıldığında, hakim oldukları alanları Türkmenler hesabına daha da sağlamlaştırmaya yönelik olduğu görülmektedir.

Türkmenler olarak, bölgemizde birlikte yaşadığımız toplumlara ne düşmanlık yaparak ne teslim olma olarak Türkmen milli çıkarlarımızı savunamayız. Dahası da, birine teslim olma yoluyla diğerine düşmanlık yaparak hiç savunamayız milletimizin geleceğini. Bu üslupla, ancak ve ancak şahsi ve dar bir aile menfaatini milletin menfaati hesabına savunulur. Bu yanlışlıktan ivedilikle vaz geçilmesi gerekir ve bölgemizde birlikte yaşayan diğer oluşumlarla ortak menfaat noktalarını bulmamız gerekiyor. Çünkü, bunlarla hep birlikte yaşıyoruz ve yaşamaya da devam edeceğiz.
Dr. Hicran Kazancı

 
Yorumlar (0)