Türkmen Davasına Dürüst, İlkeli ve Şerefli İnsanlar Gerekir

21 Haziran 2020, 16:03 Yazarlar Dr. Hicran Kazancı
Türkmen Davasına Dürüst, İlkeli ve Şerefli İnsanlar Gerekir
Baas Partisinin iktidar olduğu Irak ve Suriye, birleşmeye karar verdiler. 16 Haziran 1979 tarihinde, Baba Esad Bağdat’ta gelerek General Bakir ve Saddam Hüseyin ile yaptığı 4 günlük toplantı sonucunda birleşme kararı çıktı. Birlik beraberlik olmadan işgal edilen topraklarımızı, gasıp edilen namusumuzu geri alamayız diye sloganları yazılmaya ve methiyeler düzmeye başlandı. Tam 3 hafta sonra birleşme sona erdi. General Bekir azil edildi ve Saddam-Esad kardeşliği derin bir düşmanlığa dönüştü. İki tarafta ileri sürdükleri birlik-beraberlik sloganlarının altındaki realite ortaya çıktı. İki tarafın hedefi, iktidar koltuğuna hakim olup diğerini tasfiye ederek aile saltanatı kurmak olduğu gerçekler su yüzüne çıktı.

Saddam, gerçekleri örtmeye çalışarak milli duygu sömürüsü yaparak arkasındaki merkezlerden büyük finans yardımlarını sağlamaya çalıştı. Bu bağlamda, Bağdat’taki Suriye Elçiliğine silah sevkiyatı yapan bazı araçlar yakaladık diye elçiliğe müdahale etti. Bağdat’ın bazı bölgelerinde Baba Esad’ı destekleyen yayımlar yakaladığını basın ile paylaşarak Esad darbe yapacağı iddialarını ileri sürdü ve Ortadoğu iktidarlarına özgü olan bir sürü “Ali Cengiz oyunları/düzenbazlık” yaptı. Tabii Baba Esad, Saddam’a karşı “Ali Cengiz oyunları/düzenbazlık” yapmaktan geri kalmadı.

Abu Garip Cezaevinde tutuklu olduğu sürede, dönemin cezaevindeki Irak Al-Muhaberat yetkililerine ait olan restoran mutfağında çalışan (Baas muhaberatı tarafından ne kadar güvenilir biri olduğunu gösteriyor), daha ileri yıllarda Şam’daki Muhaberat ile içlidışlı hale geldi. Son dönemlerde de, Baasçılardan öğrendiği düzenbazlıkları Türkmen meselelerinde sergilemeye başladı. 2010 yılında, Kerkük mezarlığında yatan Türkmen şehidinin mezar taşını yıkarak vidoya çekip yayınlaması, Türkmen bürolarına gece yarısı ses bombaların atılması, sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen Kerkük’ün Türkmen bölgelerindeki milli bayrağın indirilmesi ve kendi konvoyuna birileri tarafından saldırılma filmi gibi bir düzine katakulli düzenin işlemesini gerçekleştirdi. Hedef belli, koltuk, saltanat ve yüksek gelir üçgeninin korunması. Sonuç itibarıyla, cehalet üzerine kurulu olan ahlak dışı yöntemlerin gerek Irak gerekse Suriye ülkelerinin başına nelere mal olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla, milletçe bu yöntemlerle milletimizi yöneten ilkesizlerin uygulamaların dur demeliyiz. Aksi takdirde, milletimizi felakete sürükleyenlere hep birlikte ortaklık yapmış oluruz.
Yorumlar (0)