TÜRKMEN TOPLUMSAL HAFIZASI (1)

09 Haziran 2020, 19:23 Yazarlar Dr. Hicran Kazancı
TÜRKMEN TOPLUMSAL HAFIZASI (1)
14 Temmuz 1959 tarihinde, Irak Türkmenlerinin mevcudiyetini hedef alan ve insanlık tarihine kare leke olarak düşen Kerkük Katliamı gerçekleştirilmiştir. Söz konusu katliam, Türkmen Toplumunda derin bir travmaya yol açmıştır. Yaşanan bu derin yaradan toplumu kurtarmak ve yeniden toparlamak amacıyla, Türkmen liderleri bir araya gelmişler. Bir araya gelen Türkmen liderlerinin aldıkları karalarla, 1960’da Türkmen Kardeşlik Ocağı’nın Bağdat’ta kuruluşu gerçekleştirilmiştir.

Kültürel ve sosyal amacı güden ocağın gerçekleştirdiği faaliyetler sayesinde, Irak’ın genelinde Türkmen toplumu güç birliğine sahip olmuştur. Türkmen toplumu nezdinde zamanla saygınlık ve itibar kazan Türkmen Kardeşlik Ocağı, Türkmen Halkının başvuru (merceiyye) konumuna gelmiştir.

1970’lı yılların sonuna doğru gelindiğinde, Türkmen halkının konsensüsle seçip ve benimsediği liderlerden en önemli iki kişi öne çıkmaya başlamıştır. Siyasi ve diplomasi ekolü temsil eden Şehit Albay Abdullah Abdülrahman ile halk teşkilatlanma akımını temsil eden Merhum Mehmet İzzet Hatta idi. Buna ilave olarak da, Türkiye’de eğitimini tamamlayıp Bağdat Üniversitesinde öğretim üyeliğine başlayan Şehit Necdet Koçak’ın yurda dönmesi ve tabii diğer Türkmen liderleri ile birlikte harekat etmeleri sayesinde, Irak’taki Türkmen milli harekâtına muazzam bir güç birliği kazandırmıştır. Türkmenlerin Irak’ta güç birliğinin kazanması, bir çok merkezleri kaygılandırmış ve rahatsız etmiştir.

Bu gelişmeler ışığında, sahneye dönemin “genç gazetecisi” olarak ortaya çıkarılmış ve birinin yanında yer alıp diğerine karşı tavır sergileme planını uygulamaya koymuştur. Örneğin, Mehmet İzzet Hattat’a “Türkmen işlerinden elini çek” söyleyen geç gazeteci‘ye Hattat, “ neden! Türkmen işlerinde fazlalık mı var? ki elimi çekim diye cevap vermiş. Yani, Türkmen liderleri arasına fitne fücur sokarak, Baas’ın istihbarat birimlerinin Türkmen Harekatına nüfuz etmesini sağlamıştır. Türkmen lider kadrosunun idam edilmesinden kısa süre önce ikinci bir ülke üzerinde Türkiye’ye yerleşmiştir “genç gazeteci”. Sevsinler senin gazeteciliğini.

Huy can altındadır, can çıkmadan huy çıkmaz (can çıkmayınca huy çıkmaz) diye boşuna söylememişler atalarımız. Türkmen siyasi harekatının ivme kazanmasını, dün olduğu gibi bugünde de var gücü ile engellemeye çalışmaktadır. Üstelik yetiştirdiği kriptocu, oportünist ve mitomani kişiler sayesinde böl-yönet planına devam etmektedir.

Bu kişilerden birisi, yine genç gazeteci diye bugünlerde Türkmen milletinin karşısına sunulmaya başladı. Acaba bu bir tesadüf mü?
Yorumlar (0)