Türk'ün Merhameti

01 Temmuz 2020, 16:23 Yazarlar Dr. Hicran Kazancı
Türk'ün Merhameti
2001 yılında, Türkiye’nin İzmir kentinde terör ile ilgili üst düzey bir konferans düzenlendi. Bulunduğum konferansa, ABD, Avrupa ve bazı Arap ülkelerinin terör ve siyasal bilimci uzmanları katıldı. ABD’liler, preemptive/önleyici vuruş terimini açıkladı, ne olduğunu anlatmaya çalıştı. “Saddam kitlesel imha silahları geliştiriyor ve bu silahları ABD’ye karşı kullanacağını biliyoruz” dolayısıyla, bize karşı kullanmadan müdahale edip önleyeceğiz, işte bu önleyici vuruş demektir diye ifade kullandı. ABD’lileri Kuveyt’in temsilcisi desteklerken, diğer ülkelerin terör uzmanları “bunun uygulamada yanlış olacağını” söyleyerek karşı çıktılar.

ABD’liler, müttefikimiz ve dostumuz Türkiye bu konuda ne söylüyor diyerek konferansa katılan tanınmış Türk siyasal bilimciye baktılar. Türk profesörü, çok haklısınız dedi. ABD’liler işte dost müttefik böyle olur hemen ifade kullandı. Türk profesörü konuşmaya devam etti, birleri silah alıyor ve geliştiriyor, bu silahları size karşı kullanacağını biliyorsunuz ve kullanmadan siz müdahale ediyorsunuz, öyle mi diye ABD’lilere sordu. ABD’liler evet, great/harika diye söyledi. Türk profesörü konuşmaya devam etti, yanı başımızdaki Yunanistan S-300 füzeleri aldı, gelişmiş Skud Füzeler aldı, bunları Türkiye’ye kaşı kullanacağından eminiz, ABD’lileri dediğine dayanarak yarın oraya askeri müdahale edeceğiz diye söyledi. Hemen ABD’liler, hayır biz öyle demedik sen ne yapıyorsun misali karşı çıktılar. Türk profesörü, eğer Irak’a müdahale ederseniz, çorap söküğü gibi Irak’tan başlar Yemen’e kadar uzanan bir kargaşa yaşanır diye konuştu.

Türkiye, 600 yıllık imparatorluk geleneği ile 100 yıla aşkın cumhuriyet deneyimiyle harmanlamış bir hikmet-i hükümet temelli dış politika yürütmektedir (bugünkü dış politikası tartışılabilir). Yani, tarih boyunca Türkiye etrafındaki ülkelere adalet, demokrasi ve barış yaymaya çalışır. Türkiye, Irak’a ABD’nin müdahalesini önlemek için elinden gelini yaptığına ve Suriye’de iç savaşın çıkmaması için bütün gücünü kullandığına tarih şahittir. Çünkü Türkiye, gücünü etrafındaki istikrar ve barıştan alır. Dolayısıyla, 2003’ten sonra Irak’ta patlak veren tüm menfi olayları yatıştırmak adına Iraklıların yayında durdu ve durmaya devam edecektir.

1 Temmuz 2020 tarihinde, Türkiye’nin Irak’a ve Türkmenlere yaptığı insani yardım, ne ilkidir nede sonu olacaktır. Nedeni, Türkiye Devleti’nin bulunduğu coğrafyaya adalet, istikrar ve barış yayma olgularının genetik kodlarında yatmaktadır. Dolayısıyla, yapılan bu yardımı “ben” sağladım diyen bazı mahalli siyasetçiler kendini gülünç duruma düşürmekten öteye geçmeyecektir. Irak’taki Türkmen Milletvekillilerin görevi, Irak Türkmenlerinin geleceğini garanti altına alan kanunları parlamentodan çıkarılmasını gerçekleştirmektir.

Bugün Türkmen şehri olan Erbil’den artın bahis edilmemesine, Türkmeneli’nin baş kenti olan Kerkük’teki Türkmenleri üçüncü unsura düşürülmesine ve Türkmenlerin Irak’ın siyasi denkleminden uzaklaştırılmasına sebep olan sürekli yalan söyleyerek karşı tarafı kandırmaya çalışan siyasetçiler, bari milletin sağlığıyla oynamayın.

Sürekli yalan söyleme hastalığı olan Mitomani hastalığına yakalanan siyasetçilerin tedavisi için Türkiye’den yardım malzemesinin gönderilmesini talep ediyorum. Gönderildiğinde, ben yaptım kimse üstlenmesin diye şimdiden belirtmek isterim.
ETİKETLER
#Türk #ün #Merhameti
Yorumlar (0)