MİLLET İRADESİNE DARBE: 28 ŞUBAT - Komutanının "Eşine söyle başını açsın" telkinini dinlemediği için ordudan atıldı

- Eşinin başörtüsü nedeniyle ordudan atılan Emekli Albay Ersan Ergür:- "Harbiye'mizde camimizin olduğunu öğrendim ve 1. sınıfın ikinci döneminde camide namazlarımı kılmaya başladım. Ancak üzerimizdeki baskı her geçen gün arttı ve bir ara caminin kapısına kilit vuruldu. Namaz kılamaz olduk. Koğuşlarda, depolarda gizlice namaz kılmalar başladı"- "Tümen komutanımız tam 45 dakika adeta bana yalvardı. 'Evladım bu rüzgar bugün buradan esiyor yarın farklı yönden esecek. Şimdi sizi atmak isteyenler yarın olmayacaklar. Gel eşine söyle başını açsın. Sen bu ülkeye bu devlete bu millete lazım olan cevval bir subaysın. Yapma, yazıktır, atılmanı istemiyorum.' dedi"- "Muhafazakar kesim tamamen tasfiye edildi. Eşlerinin başlarını açan bir grup vardı ki onlar da FETÖ mensuplarıydı. Onlar kaldılar, atılmadılar. '28 Şubat'ta FETÖ'cüleri attık' diyenler tamamen sahtekar ve yalancılardır"

26.02.2021, 12:50 Genel
MİLLET İRADESİNE DARBE: 28 ŞUBAT - Komutanının

İSTANBUL (AA) - SEFA MUTLU - Türkiye'nin yakın geçmişinde önemli kırılma noktalarından biri sayılan, "postmodern darbe" olarak adlandırılan 28 Şubat süreci, yarbay rütbesiyle görev yaparken 'irtica' gerekçesiyle ordudan atılan ve daha sonra hakları iade edilen emekli Albay Ersan Ergür'ün hayatını derinden etkiledi.

Bu süreçte yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Ergür, Elazığ'da lisede okuduğu dönemde arkadaşları arasında subay çocukları bulunduğunu, kendisini de zaman zaman orduevine götürdüklerini söyledi.

O dönemde subay olmaya karar verdiğini belirten Ergür, "Babam doktor olmamı istiyordu, ben ise asker. Tabii babam tıp bölümünü kazandığım takdirde beni harp okuluna göndermeyeceğini söylemişti. Ben de bunun üzerine üniversite sınavında kasıtlı olarak şıkları yanlış işaretledim. Sıfır puana yakın almıştım yani. Düşünebiliyor musunuz, nasıl bir sevgi? Harbiye'ye alınmazsanız en az 1 yılınız kaybolacak ve bir sonraki sene kazanmanız dahi zora girecekti." diye konuştu.

Ergür, küçük yaşlardan itibaren namaz kıldığını, çevresi tarafından harp okulu mülakatları öncesi bundan kimseye bahsetmemesi hususunda uyarıldığını, bu uyarılara ilk zamanlar anlam veremediğini anlattı.

Harp okulunda birinci sınıfın başında 10'dan fazla arkadaşının "irticai faaliyet" gerekçesiyle ordudan atıldığını dile getiren Ergür, "Bunun üzerine ben bırakın namaz kılmayı, namazdan dahi bahsedemez oldum ama bu çok sürmedi. İçim içimi kemirip durdu. Alnım secdeye alışmıştı ve muhakkak namaz kılmalıydım. Bir şekilde Harbiye'mizde camimizin olduğunu öğrendim ve 1. sınıfın ikinci döneminde camide namazlarımı kılmaya başladım. Ancak üzerimizdeki baskı her geçen gün arttı ve bir ara caminin kapısına kilit vuruldu. Namaz kılamaz olduk. Koğuşlarda, depolarda gizlice namaz kılmalar başladı. Hatta öyle oldu ki bizim kendi arkadaşlarımızdan bazıları namaz kılanları idareye haber verir oldular." ifadelerini kullandı.

Ergür, kıta hizmetinde dini vecibelerini yerine getirmede sıkıntılar yaşadığını, 6. Kolordu Karargahı'nda cami olmasına rağmen kimsenin burada ibadet edemediğini, namaz kıldığının anlaşılması üzerine baskıya maruz kaldığının kaydetti.

Görev için Güneydoğu'ya gittiğinde herkes 2-3 ayda bir dönüşümlü görevde tutulurken kendisinin 1 yıla yakın dağlardan inemediğini aktaran Ergür, şöyle devam etti:

"Ben eşimin başörtülü olduğunun anlaşılmaması için gizlice evlendim. Eşimin lisedeki açık fotoğrafını da evlilik cüzdanımıza yapıştırdım. Böylece açığa çıkarsa hiç olmazsa evrak üzerinde başörtüsü yani irtica mührü görülmeyecekti. Ama sandığımdan erken duyuldu. Patnos'taki Tugay Komutanı beni çağırdı. Neden evlendiğimi, haber vermediğimi sordu. Ben de ansızın düşünmeden 'Komutanım, ben kız kaçırdım. Çok acil gelişti. Hızlı nikah kıymak zorunda kaldım.' dedim. Birkaç soru daha sorunca, 'Komutanım uygun görürseniz bu konuyu size daha sonra arz edeyim.' dedim. 'Tamam' dedi. Ama bir daha ne o sordu, ne de ben söyledim. Çünkü komutan kararını vermişti, beni atacaktı. Nitekim de öyle oldu. Tayinim çıktığı halde takibi bırakmadı. Kara Kuvvetleri İstihbarat Dairesi Başkanı olunca benim 'sakıncalı' kategorisine girmemi sağlamış ve birlik komutanıma 'Ersan üsteğmeni atacağız. Onu sıkı takip edin.' diye ricada bulunmuş. Bunu da o dönem birlik komutanım olan tümgeneralden öğrendim."

- "Misafirlik bahanesiyle evime gelip, eşimi ve beni takip ettiler"

Ergür, Patnos'ta "sakıncalı personel" kategorisine girdikten sonra atandığı Kıbrıs'ta takip ve istihbarat çalışmalarına hedef olduğunu, sürekli birilerinin eve misafirlik bahanesiyle geldiğini belirtti. Eşiyle ve kendisiyle sürekli konuşulduğunu, her 3 ayda bir rapor tutulduğunu ifade eden Ergür, ordudan atılmak için adeta gün saydığını anlattı.

Ergür, bir gün tabur komutanı arayarak, "Tümen Komutanımız seni görmeye geldi, acele tabura gel." dediğini aktararak, şunları kaydetti:

"Heyecanla ürkek bir şekilde tabur komutanımızın odasına girdim. Tümen komutanımız tabur komutanımızın masasında oturmuş, alay komutanımız ve tabur komutanımız da diğer koltuklarda. Tümen komutanımız tam 45 dakika adeta bana yalvardı. 'Evladım bu rüzgar bugün buradan esiyor yarın farklı yönden esecek. Şimdi sizi atmak isteyenler yarın olmayacaklar. Gel eşine söyle başını açsın. Sen bu ülkeye bu devlete bu millete lazım olan cevval bir subaysın. Yapma, yazıktır, atılmanı istemiyorum.' dedi. 'Komutanım nasıl yapalım? Başörtüsü Allah'ın emri nasıl olur da eşime bunu çıkar derim? Lütfen bunu yapmadığım zaman size itaatsizlik olarak algılamayın.' dedim. Komutan ayağa kalktı, üzgün ve çaresiz şekilde şapkasını çıkardı 'Yahu kardeşim seni akademiye sokacağım. Seni kurmay yapacağım. Bak yapman gereken tek şu örtüyü çıkarmanız' diyerek şapkasını yere attı."

Yüksek Askeri Şura kararları sonucunda, "disiplinsizlik" gerekçesiyle ordudan ayrıldığını belirten Ergür, bundan sonra bir fabrikadaki müdürlük mesaisinin 3 ay sürdüğünü kaydetti.

Ersan Ergür, uzun süre işsiz kaldığını, kirasını dahi ödeyemediğini, bazı iş girişimlerinin de 17 Ağustos Depremi gibi nedenlerle akamete uğradığını anlattı.

2010'da referandumdan sonra Yüksek Askeri Şura kararlarının yargıya açıldığını anımsatan Ergür, "Sonrasında bizler görevlerimize döndük. TSK'ya dönemedik belki ama eşitimiz personelle aynı rütbe ve maaşa kavuştuk. Nitekim onlarla eşit şartlarda emeklilik hakkımızı kazandık. Tabi esasında yarım kalan bir kazanıma kavuştuk. TSK'dan haksız yere atıldığımız tescillenmesine karşın açıkta geçtiğimiz döneme ait özlük haklarımızı alamadık. OYAK hakkımızı alamadık. Bir gün bunların da verileceğine inanıyorum." değerlendirmesini yaptı.

Ergür, aynı dönemde üçlü kararname ile öğrenciyken "irticai faaliyetler" gerekçesiyle atılan arkadaşlarının haklarına kavuşamadığını söyledi.

28 Şubat döneminin acılarının maddi anlamda hala silinemediğini ifade eden Ergür, "Tüm bunları düşündüğümüzde yani bizlerin kavuştuğu bu imkanlara hiç kavuşamayan arkadaşlarımızı düşündüğümüzde buruk bir sevinç yaşamaktayız. Devletimizin bu noktada haklarına kavuşamayan kararname mağduru arkadaşlarımıza da haklarının iade edeceğine olan inancımızı sürdürüyor ve sabırla bekliyoruz." dedi.

- "15 Temmuz'u anlamak için 28 Şubat'a bakmak gerekir"

Ersan Ergür, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin daha iyi anlaşılması için 28 Şubat'a bakmanın gerekli olduğuna dikkati çekti.

O dönemde eşlerinin başlarını açmayan tüm subay ve astsubayların atıldığını vurgulayan Ergür, "Muhafazakar kesim tamamen tasfiye edildi. Eşlerinin başlarını açan bir grup vardı ki onlar da FETÖ mensuplarıydı. Onlar kaldılar, atılmadılar. '28 Şubat'ta FETÖ'cüleri attık' diyenler tamamen sahtekar ve yalancılardır. Belki 1-2 tane atılmış olabilir. Ama inanın oda ezakaza olmuştur. Eğer atılmış olsalardı 15 Temmuz Darbe Girişimi'ni yapan bu FETÖ'cü subaylar nereden geleceklerdi?" ifadelerini kullandı.

Ergür, bugüne kadar ülke için pek çok çalışmayı hayata geçirdiklerini, çöreklenmiş köhne zihniyetle mücadeleye azim ve inançla devam ettiklerinin altını çizerek, "Bakınız, 15 Temmuz sürecinde nice zihinler ülkesine milletine karşı devletine karşı silah doğrulttu. Vatandaşlarımızı, resmi güvenlik görevlilerimizi şehit etti. YAŞ kararları ile sözde irticai gerekçelerle ilişiği kesilen bizlerde asla böyle bir durum yaşanmadı, yaşanmazdı da." şeklinde konuştu.

Yorumlar (0)