Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (2)

- "TBMM Başkanı, Montrö Sözleşmesi'nin ne anlama geldiğini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için ne kadar önemli olduğunu bilmiyorsa o koltukta oturamaz, oturmamalıdır"- "Çaykur mevsimlik işçi alacak. 210 kişilik kadroya 23 bin kişi başvurmuş. AK Parti'li ve AK Parti'ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim, bu tablodan memnun musunuz?"- "Bu toplumun huzuru, barışı için 'Ramazan ve Kurban Bayramı'nda emeklilere 1500 lira emekli ikramiyesi veriyorum.' diyeceksin. Vermesini isterim, vermezse biz vereceğiz"

30.03.2021, 16:15 Politika
Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (2)

TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "TBMM Başkanı, Montrö Sözleşmesi'nin ne anlama geldiğini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için ne kadar önemli olduğunu bilmiyorsa o koltukta oturamaz, oturmamalıdır." dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, devletin kin, öfke ve intikam duygusuyla yönetilmeyeceğini söyledi.

Devletin, "Cumartesi Anneleri" ve "Diyarbakır Anneleri"nin taleplerini karşılaması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, Cumartesi Anneleri'nin Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefetten yargılandıklarını hatırlattı.

"Hangi devlet anlayışında bu vardır?" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, "Hakkı teslim etmesi gereken devlet, kişinin elinden hakkı alıyor. Hakkını talep eden anneyi zorla, baskıyla mahkemeye çıkarıyorsun, 'Neden hakkını talep ettin?' diye. Hangi vicdan, ahlak, insanlık bunu kabul eder? Böyle bir devlet yönetimi olmaz; kaos, şiddet getirir. Biz, şiddet ve kaostan uzak, huzurlu bir devlet istiyoruz. Devleti yönetenler, adaletle devleti yönetmek zorundadırlar." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlerin hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına, medya özgürlüğüne inanmak zorunda olduklarını dile getirerek, yargıya müdahale edilmesinden itibaren devlette çürümenin başlayacağına işaret etti.

Çürümenin, vatandaşın hakka ve hukuka inanmamaya başlamasına yol açacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Adalet çürüyorsa devlet de çürümeye başlar. O nedenle devleti yönetenlerin yargı bağımsızlığına dikkat etmesi gerekir. O nedenle defalarca söylüyorum; AK Parti'li kardeşlerim, bir siyasi partinin genel başkanı mahkemelere hakim tayin edemez, etmemelidir. Aksi halde devlette çürüme başlar." ifadesini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlerin adalete gerekli önemi vermeleri halinde huzurlu, kendi içinde barışık, farklılıkları zenginlik olarak gören bir toplum inşa edileceğini; bu durumda, kimsenin başka birinin kimliği, inancı ve yaşam tarzıyla ilgilenmeyeceğini ve her evde huzur olacağını vurguladı.

- "Çocuklarımız neden işsiz?"

İşsizliğin bütün kötülüklerin anası olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, işsiz kişinin kendisini toplumdan kopardığını ve iç hesaplaşmasını bile doğru dürüst yapamadığını anlattı. Devleti yönetenlerin işsizlere iş bulmak zorunda olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu olmadığı takdirde ortaya ciddi, toplumsal sorunlar çıkar. Bugün gazetelerde: Çaykur mevsimlik işçi alacak. Bir yıl bile değil, belli bir ay çalışacaklar. 210 kişilik kadroya 23 bin kişi başvurmuş. AK Parti'li ve AK Parti'ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim, bu tablodan memnun musunuz? Memnun olmadığınızı gayet iyi biliyorum. Sizin içinizden bazılarının çocuklarının çok iyi yerlerde olduğunu da biliyorum. Bir değil birden fazla maaş aldıklarını da biliyorum. Ama bu ülkenin evlatları hepimizin evlatlarıdır. Bu ülkenin evlatlarından bir kişi işsizse, hepimizin oturup düşünmesi lazım. Özellikle bu parlamento çatısı altında görev yapan bütün milletvekillerinin oturup düşünmesi lazım. Çocuklarımız neden, hangi gerekçeyle işsiz? 19 yıl devleti yönetecek, 10 milyonun üstünde işsiz yaratacak. 10 milyon işsiz, 10 milyon hanede huzursuzluk, sorun, alev var demektir. Allah aşkına soruyorum, sarayda oturanlar bu tablonun acaba farkındalar mı? Benim içim yanıyor ama onların içi yanmıyor. Zaten temel sorunumuz da bu."

- "Karaktersiz insanlar bir devleti yönetemezler"

Kemal Kılıçdaroğlu, devleti yöneten siyasi kadronun, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik bağımsızlığını korumak, devleti ve orada yaşayan insanları bir avuç yabancıya muhtaç etmemek zorunda olduğunu söyledi.

"83 milyonu Londra'daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale getirdiniz." diyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığının ciddi yara aldığını savundu. Londra'daki tefecilere ödenen faizin, iyi bir politikayla ülkede yatırıma dönüştürülebileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, borç alanın, emir aldığını dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, "Emir aldıkları için bu hale geliyor Türkiye. Düyun-u Umumiye'yi de Borçlar Genel Müdürlüğünü de biliyoruz. Birisi Osmanlı'ya, birisi bu iktidara ait. Sözüm sözdür. Allah'ın izniyle iktidar olduğumuzda, ilk yapacağım işlerden birisi Borçlar Genel Müdürlüğünü kapatmaktır. Yeter artık, yeter." diye konuştu.

Devleti yönetenlerin, dış politikada Türkiye'nin çıkarlarını korumak zorunda olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu kişilerin, kendi özel çıkarları ve gündemleri için Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni feda edemeyeceklerini belirtti. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Mısır ve Suriye ile kavga ettiniz. Ne oldu? 40 milyar dolar, Suriyeliler için harcadınız. Ne oldu? Türkiye'nin ne çıkarı oldu, ne kazandı Türkiye? İdlib'de şehitlerimiz oldu, hesabını bile sormaktan korktular. Apar topar Rusya'ya koştular. Putin'in kapısında dakikalarca beklediler. Bu mudur devletin itibarını korumak? AK Parti'li kardeşlerime özellikle sesleniyorum, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, 33 şehidimiz var, vuran Rusya. Sen gidiyor, Putin'in kapısında dakikalarca bekliyorsun, sonra 'Ben Türkiye'ye itibar kazandırdım.' diyorsun. Ne itibarı? Ağırıma gidiyor. Bunlar saraylarda oturuyorlar. Sizde vicdan, hiç karakter yok mu? İnsanın bir karakteri olur. Hesap sorulacak yerde, hesap vermeye gidiyorsun. Karaktersiz insanlar bir devleti yönetemezler, hele dış politikada."

Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'deki hakları için Mısır ile beraber olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Tarih, kültür, inanç birliğimiz var. İhvancı dış politika senin ne işine? İslam dünyasının terörist kabul ettiği insanları getirip İstanbul'da ağırlıyorsun. Neden? Kaybeden Türkiye, biziz. Saraydakiler oturuyorlar. Emin olun, Allah inandırsın yüzleri bile kızarmaz bunların. Böyle bir devlet anlayışını, yönetimini dünyanın hiçbir ülkesi görmemiştir." dedi.

- "Kendi kendimizi kandırıyoruz"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlerin işi ehline teslim etmeleri gerektiğini de vurgulayarak, "Adamın dünyadan haberi bile yok, o işi bilmiyor ama yandaş. O da malı götürüyor. 'Bunu getireyim, benim açığım dolayısıyla kimseye bir şey söylemez.' Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu zengin ülke, bir avuç insan tarafından soyuluyor." görüşünü ileri sürdü.

Yeni sistemde kanun tekliflerini milletvekillerinin verebildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Dünyanın bütün saygın ülkelerinde kanun teklifleri, kanun tasarıları, siyasi otoritenin talepleri doğrultusunda bürokrasi tarafından hazırlanır. Diğer yasalarla ilişkileri kurulur. Biz ne yapıyoruz? Bürokraside gene hazırlanıyor, veriliyor AK Parti milletvekillerine, 'Basın altına imzayı, kanun teklifini verin.' Kendi kendimizi kandırıyoruz. Komisyonlarda görüşülüyor, milletvekiline soruyorlar, o da bilmiyor. Altına basmış imzayı, nereden bilecek? Bilmemesi ayıp değildir. Ayıp olan bu rejimin, bu anlayışın dayatılmasıdır."

Devleti yönetenlerin, bütün yetkileri kendi üstlerinde toplamamaları gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, devletin bütün yetkilerinin bir kişiye verilmesi halinde, o devlet için felaketin hazır olduğunu savundu.

Kılıçdaroğlu, "küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülkenin, gelişmiş ülke" olduğunu belirterek, bir toplumun alt ayrıntılarda yeni kadrolar oluşturabilmesinin, gelişmişliğini de belirlediğini ifade etti. Bugün her branşın hekimi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Demek ki küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülke gelişmiş ülkedir. Bir kişiye bütün yetkilerin verildiği ülke de felaket ülkesidir. Kendi ülkesine, halkına yardım yapmayan ülke demektir." değerlendirmesinde bulundu.

- "İradesini bir kişiye teslim edenler, milletin vekili olamazlar"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, devleti yöneten kadroların asgari düzeyde kendi tarihlerini bilmesi gerektiğini, kendi tarihini bilmeyen insanın, sağlıklı bir yönetim gerçekleştiremeyeceğini ve bürokrasiye de sağlıklı bir talimat veremeyeceğini dile getirdi. Kemal Kılıçdaroğlu, şu görüşleri paylaştı:

"TBMM Başkanı, Montrö Sözleşmesi'nin ne anlama geldiğini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için ne kadar önemli olduğunu bilmiyorsa o koltukta oturamaz, oturmamalıdır. Şimdi 'Efendim ben öyle söylemedim.' Bırakın onları. Bir gece yarısı bir kararla TBMM'nin iradesine ipotek kondu mu konmadı mı? Kondu. İstanbul Sözleşmesi ne oldu? 'Ben feshettim.' diyor. Meclis Başkanı'ndan bir haber var mı? 'TBMM'nin iradesini, ipotek altına alamazsın.' diyemiyor. Cesaret edemiyor. Neden? Koltuğunu ona borçlu da ondan. Koltuğunu, bir kişiye borçlu. Bir kişiye hizmet ediyor, devlete değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne değil, bir kişiye hizmet edenler, 83 milyona hizmet edemezler."

İradesini bir kişiye teslim edenlerin, milletin vekili olamayacağına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Sarayın vekilleriyle milletin vekili ayrıdır. Biz milletin vekiliyiz. Yine ifade edeyim, o zorba gidecek, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek. Hiç kimse endişe etmesin." sözlerini sarf etti.

- "Çiftçinin borcu niye yeniden yapılandırılmıyor?"

Kılıçdaroğlu, emeklilere dini bayramlarda verilen ikramiye tutarının artırılmadığını belirterek, "Hesabını yaptık, 2018'den bugüne kadar enflasyon farkı uygulansaydı, emeklinin alacağı ikramiye 1658 lira olacaktı. Bunu yapmıyorsun, 'Bütçede para yok.' diyorsun diyelim. O zaman 'Ramazan ve Kurban Bayramı'nda emeklilere 1500 lira emekli ikramiyesi veriyorum.' diyeceksin, bu toplumun huzuru, barışı için. Vermesini isterim, vermezse biz vereceğiz." diye konuştu.

Çiftçilerin bankalara ve Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri'ne 142 milyar lira borcu bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, bu borcun yapılandırılması konusundaki önerilerini iktidarın kabul etmediğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, Türkiye Bankalar Birliğinin, 173 firmanın 35 milyar liralık borcunu yeniden yapılandırdığını hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Niçin? Bunlar iktidara yakın, seçim zamanında para veriyor, yardım yapıyorlar, adamları destekliyorlar. Senin borcunu yeniden yapılandırır mı? Hatta Katarlı bir firma sözleşmeye bile uymadı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne rest çekti. Resti saray gördü, 'Sesimi çıkarmıyorum.' dedi, 90 milyon doları bir seferde indirdi. Küçük ölçekli firmaların 370 milyon lira civarındaki borcu yeniden yapılandırıldı. Çiftçinin borcu niye yeniden yapılandırılmıyor? Bütün çiftçilere sözüm var, pandemi döneminde aldığınız, Tarım Kredi'den veya bankalardan aldığınız kredilerin faizlerini sıfırlayacağız ve ana parayı da makul taksite bağlayacağız."

(Sürecek)

banner79
Yorumlar (0)